Kayıtlar

Kasım, 2022 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

ZAMAN

  "Nerelerdesin? Kayıp mı oldun yoksa? Rehberini mi unuttun ya da kaybolmak mı istedin? Zaman geçiyor, dünler çoktan kocadı, yarın ise henüz doğmamış bir gelecek.. Zaman... çok acayip bir olgu. Kitabımız da vakte yemin edildiğini biliyor musun? "Asr'a yemin olsun" Ne kadar kıymetli şu zaman, halbuki biz en çok onu israf ederiz. En çok onu ihmal ederiz. En çok ondan tüketiriz... Halbu ki 24 saat.. Ne muazzam bir zaman dilimi! Düşünsek diyelim ki 25 yaşındayız ve bu yaşımıza kadar 219.150 saat verilmiş bize.. Acaba kaç saati verimli ve anlamlı bir hayat için kullanıldı? Kaç saati uyku da geçti, kaç saati boşa harcandı? Düşünecek çok şey var; zaman ilk başta geliyor. Bir de zamansız gidişler var. Zaman sanki tek kurşunlu bir silah. Kendi ayağımıza sıkmadan kullanılacak bir Olgu.." Kıymetli vakitlerden tasarruf etmek ümidiyle... 

DEĞİŞİM

  İnsan,yaşadığı hayatı inancı beller. Yaşadıği gibi inanır ve onun getirilerine göre davranır. Kendi penceresinden dışarıya sağır olur. Mevsim onun penceresinde yaz mı?.. O zaman hayat hep yaz mevsimidir.Kışa uyanan kimse yoktur. Parmakları soğuktan tutuşanlar da... Kar mı? O sadece yaz yağmurlarını biler. Hani bulutların birbirlerine sarılıp yeryüzüne içlerini döktükleri yagmurları. Bir tırtıl için dünyası kozası kadardır. Ta ki uyanana kadar. Uyandığında tırtıl olarak bildiği her şey değişmistir. Adı bile...Fiziksel değişimi ismini de esir almıştir. Uyanmıştır ama bir daha tırtıl olamayacaktır. Hadi tırtıl için uyanışın adı kelebek oldu. Peki ya insan için? Uyuduğu bu gaflet uykusu onu nereye uyandırır? Uyandığında değişen tek şey suret sahnesinin gercek olan haliyle değiştirilmesi olacak. İnsan aynı insan ruhuyla... Yalnızca gercek güç sahibi karşısında, o çok bildiği kibri yanında olmayacak...

UYARILAR

  "Bugün sağanak yağış uyarısı var! " Evet hergün belli başlı uyarılar alıyoruz: gerek meteoroloji, gerek belediyelerden.. Bir çok uyarı ve dikkat çeken haberler alıyoruz. Peki bir sorum var, bu kadar uyarıya dikkat eden insan acaba ötelerin ötesinden gelen haberlere dikkat kesiliyor mu? Ya da bu haberlerden birini açıp okudu mu? 6.000 küsur yeni mesajın var! Hiç merak etmiyor musun? Yanılgılar üst üste, önünde ölüm gibi bir gerçek var,sonrası maveraya yolculuk.. Bu seyahate hazır mısın?  Ne hazırladın çantana?  Haberleri okuyup hazırlanmalısın. Çünkü sen ötelerin insanısın. Yerin burası değil, kara toprak son durak hiç değil! Önce bir karar ver yolun neresi? Ebedi hayatın için hangisini seçiyorsun, cefa mı, sefa mı? Sonra aç kitabı oku! Anla! Ne yazılmış sana? Sen ki en üstün varlık, sen ki en güzel surette yaratılan.. Daha neyi bekliyorsun? Zaman geçmekte, ömür tükenişte. Aç Oku ve Kurtul....

YAZMAKTA ŞÜKRE DAHİL

  "Yazmakta şükre dahil.. Yazmasaydım, yazamasaydım eğer ne tarafa dökerdim kelimelerimi. Kururdu gönül kalemim satırlar olmasaydı.. Gücenirdi duygularım, eksik kalırdı ifadeler kağıtlar olmasaydı.. Yaratılmasaydı kalem, aşka tutunmasaydı beşer, gönül hazinesi olmasaydı kelimelerin hepsi, tükenirdim.. Hâl dilini bilmeyen cahillerin ıstıraplı gölgelerinden nereye sığınırdım? Nereye kaçardım kalpleri paslı, hisleri sağır insanlardan? Kime anlatırdım halimi? Bir soluk almak için okumak ve yazmak satır satır.. Harf harf işlemek kağıtlara ve tutunmak sayfalara.." İnsana verilmiş iki büyük nimettir, yazmak ve nefes almak.. Nefesin şükrü zikir iken, elin zekatı güzel yazı yamaktır.. Nimetlerimizin şükrünü eda edebilmek duasıyla..

SONBAHAR

  Saman sarısına boyanırken sonbahar, kalbim güz mevsiminde, yüreğim hazan. Dokülen yapraklarla yarışta hayal kırıklıklarım Düşmekte dalından umutlarım. Sonbahar kimin için "son" Kimin için bahar ya da? Sarı, turuncu hatta kırmızıya bezenen yapraklar, Hüznün renklerine bulandı. Benim ise hüznün demin de duygularım.. Kalemim kırık artık,sayfalarım yırtık. Dökülmüyor gönül bezminde duygular.. Ne yana dönsem can kırığı, ne yöne baksam can acıtanlar.. Her yerde varlar. Sonbaharın "son"undan uzak baharın muhtacıyım.. Kanatlarına umut takan kuşların gölgesinde. Beklemekteyim, beklemekteyim hayallerimin yeşermesini...

UNUTMA

  Bir gün daha eskidi..   Güneş uzaklara çekilmekte. Birazdan yıldızlar dolar gökyüzüne, varsa ay çıkar ardından.. Gün kalır geride ve yaptıkların. Bugün ne yaptın sahiden? Yaradılışına uygun bir şey yapabildin mi? Yoksa seni de dünyalaştırdı mı burası? Sen, başıboş bırakılacağını mı sanıyorsun.  Gökyüzünde hesapsız uçan kuşlar bile kanatlarında âyet taşırken, sen ki Rabbinin "Halifem" dediği, sen ki en güzel surette yaratılan, sahiden tek başına bırakılacağını mı sanıyorsun? Sende maddeciler gibi, ölümün son durak olduğunu ve ölümle her şeyin biteceğine mi inanıyorsun? Unutma! Sen unutsan da unutulmuyorsun. Boşverilmiş biri hiç değilsin.. İnanan her fert için bir hesap günü var. Yaptıklarının tartılacağı,söylediklerinin ölçüleceği bir gün.. Önünde bir yolculuk, hazırlığın var mı? Sevaplar biriktirdin mi heybende, yol için iyiliklerin tamam mı? Soruyor musun kendine: İnsan sokağa çıkınca bile hazırlanıyorken, ebediyeti için son yolculuk olan ölüme nasıl olurd...

AYNA

  Ayna.. Gizlerin içinde bir gerçek yanılsama. Hem insana kendisini gösteriyor, hem gerçek bir yanıltma sunuyor. Aynaya bakınca ne görüyorsun? Gözlerinin gördüğü yüzün, gerçeklerin âksi mi? Yoksa ötelerde ki hakikâtinin bir sûreti mi? Yüzün; güzelliğine iltifatlar düzülen hücreler bütünü.. Madde sahasında miâdı dolunca bileşenlerine ayrılıp, kimsenin bakmaya tenezzül etmeyeceği yüzün, hakikatte senin mi? Yani aldığın her iltifat sanki senin eserinmiş gibi böbürlenmen ne kadar doğru? Adım adım ezbere bildiğin sîmân, birgün etlerinden dökülüp mücerret bir kemiğe dönüştüğünde ne ile övüneceksin? Güzelliğin naturâlden çıkıp, parayla yarıştıği bu günde, sonu herkes gibi olacak aciz insanın, kendine âit olmayanla kibirlenmesi ne kadar acı..